25 Temmuz 2014 Cuma

Kahve-Kitap




   KAHVE-KİTAP

 Bence insanlar ikiye ayrılır; evcimen olanlar ve evde oturma halinden asla hoşnut olmayanlar... Ben ikinci gruptanım. Evde uzanıp dinleneyim dediğim vakit, hemen hayatımdaki eksiklikler ve rahatsızlık duyduklarım aklıma üşüşür. Dışarıda olunca bu iç sesimi bastıracak birçok dış ses kulağıma doluşur, etrafımı dinlerim sessizce. Aynı mantıkla evde kitap okumak yerine, dışarıda bir yerlerde okumayı tercih ederim, kitaptaki karakterlerle içinde bulunduğum yerdeki insanları özdeşleştiririm, hikayeler bu şekilde beslenir. Hele de elimde güzel bi kahvem varsa, değmeyin keyfime... Sözün özü, kitabımı alıp kahvemi içebileceğim çok sevdiğim yerler var bu şehirde ve onların bana anımsattığı bazı şarkılar...bunları şimdi sizinle de paylaşacağım;



NO:41

Yıldız Teknik Üniversitesinin karşı sokağında koca bir yokuş vardır, hava muhalefeti sebebiyle zorlana zorlana çıktım ben de, daha önce hiç yürümediğim yollardan geçtim, tarihi yapılarla karşılaştım. Yokuşu bitirip de nefes nefese kaldığım an gözümü sola çevirdim ve işte karşımda keyifli bir mola için birebir; no:41. Beşiktaş'ı yalnızca bi yerlere ulaşmak amacıyla kullanılan bir geçiş alanı olarak düşünüp, bu semtte uzun uzun vakit geçiremeyeceğimi düşündüğümden benim için şaşırtıcı bi' keşif oluyor. Mekan sessiz, huzurlu ve serin. Girdiğiniz an No:41'in tarzı dikkat çekiyor, set şeklinde dizilmiş kekler, pastalar gözümüze çarptıktan sonra duvarları, tavana çekilmiş olan halat ve diğer dekoratif özellikleriyle buranın birçok yerden farklı olduğu hissediliyor. Orada oturduğum süre boyunca jazz müziğin en güzel örnekleri çalıyor ve bu butik kahvede beşiktaşın gürültüsünü, karmaşasını unutuveriyorum. Buranın en meşhur lezzeti, nutellalı kek. Sıcak servis ediliyor, yanına da filtre kahve söylediniz mi işte keyif burada başlıyor. Bunun dışında ev yapımı ekmekten yapılan sandviçlerini de unutmamak gerek. Sabah saatlerinde giderseniz tercih edebilirsiniz. Bununla da kalmıyor, no:41'de özel tasarım ürünü olan defterler ve çantalardan satın alabiliyorsunuz, herkesin üzerinde görebileceğiniz seri üretim ürünlerinden sıkılanlara orjinal bir kaçış noktası niteliğinde.




Bana buranın anımsattığı şarkı; The Smiths-Bigmouth Strikes Again;

http://www.youtube.com/watch?v=FgxEJOi6GtA



MİTTE 

Kadıköy sevdamdan tanıdığım herkes haberdardır. Karış karış bilir, uzun uzun saatler geçiririm. Yine böyle günlerden birinde sokaklar kazan ben kepçe yürüyordum ki karşıma çıktı bu mekan. Mitte Kadıköy'ün gizli kalmış bir vahası gibi. Tesadüf eseri gözüme ilişiyor. Cafelerin olduğu kısımdan çok ayrı bir yerde. Yoğurtçu parkının karşı sokağında, bir buçuk ay önce sessiz sedasız açılmış. Yazın ortasında öyle serin, öyle sakin bi' yer ki...Çitlerle sarılmış etrafımız, incir ağacı karşımızda.. Burası eskiden bir atölyeymiş, ortaklardan birine ait olan bu atölye şimdi bir cafe-atölyeye dönüştürülmüş. Masaların çoğu bizzat atölye sahibi ortak tarafından yapılmış. Ayrıca içeride minik bir vintage shop da var, bu konuda ayın belirli günlerinde bazı etkinlikler de yapılabiliniyor. Salı günleri kapalı olan bu mekana, kahvaltı yapmaya, şehrin gürültüsünden kaçıp güzel müzikler eşliğinde kahvenizi içmeye veya küçük vintage shoptan alışveriş yapmaya gelebilirsiniz. 









                                             Bana buranın anımsattığı şarkı; Blur-Caravan;

http://www.youtube.com/watch?v=-X7Cevdlt4w



KRONOTROP

Taksim'den Cihangir'e inen yolun sonunda kahveyi gördüğümüz an sağa dönüyoruz, hemen köşede küçücük bir dükkan karşılıyor bizi. Dışarıda oturup sokağın nabzını tutmak, daha açık tabirle öylece boş boş oturup geleni geçeni seyir pek keyifli. Kronotrop ilk olarak Galata'da dikkatimi çekmişti. Ufacık bir oda büyüklüğündeydi o zaman ve oturulacak yer yoktu, şimdi büyüdü ve yeni yerine de oldukça yakıştı. Espresso sevenler için taze çekirdekle hazırlandığını belirtmeliyim, bunun dışında filtre kahve, flat white gibi çeşitleri de mevcut. Yanında küçük porsiyon halinde servis ettikleri tatlılardan da yiyebilirsiniz. Ben henüz denemedim; ancak görüntüleriyle iştah açıyolar.



                                      Bana buranın anımsattığı şarkı; Bat For Lashes-Daniel;

 http://www.youtube.com/watch?v=Uk5kBLkYFlc


MOC İSTANBUL 

Nişantaşı'nın alışveriş çılgınlığı, kalabalık mekanları sizi de benim gibi bunaltmaktaysa ve bir şekilde yolunuz buralara düşmüşse şayet; house cafe'yi gördüğünüz an kendinizi o sokaktan aşağıya bırakın derim. Hemen sonunda Moc İstanbul'u göreceksiniz ve soluklanmak için müthiş bi durak olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ben gittiğimde çok yağmurlu bir gündü. Yağmurun  ruh halime yaptığı o ağır etkiyi alıp götürdü bu yer. Tabi içtiğim lezzetli kahve ve çilekli tartın da bu konudaki büyük etkisi yadsınmamalı :) Gerçekten son zamanlarda açılmış olan butik kahveciler arasında en başarılısı diyebilirim. Burada dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen kahveler var ve bu kahveleri harmanlamakta da üstlerine düşeni yapmaktalar. Özellikle cold brew isimli, buzla servis edilen soğuk kahveyi tatmanızı öneririm, eğer eve de götürmek isterseniz satın alma imkanınız da var. Tüm bunların yanısıra şaşırtıcı derecede başarılı tatlılardan da unutmadan bahsetmeliyim. Özellikle çilekli tart çok tazeydi. Tavsiye olunur. 





                                                Bana buranın anımsattığı şarkı; Bonobo-Cirrus;

 http://www.youtube.com/watch?v=p9dJliHNJAU



DRİP COFFEEİST


O gün yürüye yürüye Bağdat Caddesine iniyorum. Kahve içip, tatlı yeme isteğim var; ancak starbucks ya da carribou gibi zincir mağaza halindeki kahvecilerde değil. Alternatif olmadığını düşünerek kaderime razı gelecekken o sokağa giriveriyorum ve Drip Coffee İst'le karşılaşıyorum. O sokağın havasını tümüyle değiştirmiş olan bu yer ve yanındaki iki cafe daha, tıklım tıklım dolu değil. Çalışanlar çok ilgili ve kahve hakkında oldukça bilgililer. Sizin seçim yapmanıza gerek kalmaksızın lezzetli kahveniz mükemmel sunumuyla geliyor. Saatler geçerken bişeyler atıştırma ihtiyacınız olursa da, tatlılar sizi tavlıyor. Özellikle kahve düşkünü olanlar muhakkak gelmeli çünkü kahvelerle ilgili her ayrıntıyı üşenmeksizin anlatıyor buranın sahipleri, işlerini keyif alarak yaptıkları da her hallerinden belli oluyor. İki kişilik syphon kahve, yanına da frambuazlı cheesecake çok güzel bir seçenek. Anadolu yakasında kahve-kitap keyfi yapabileceğiniz bu mekana, bu tarafta oturan ya da yolu düşen herkesin mutlaka uğramasını tavsiye ederim. 





                       Bana buranın anımsattığı şarkı; Lighthouse Family- It's a Beautiful Day;

http://www.youtube.com/watch?v=-L1wt2CRKEs